Hani bir sabah erkenden kalkarsınız, kahve kokusu etrafı sarar, güneş daha yeni doğuyordur… İşte tam o anda hayat biraz yavaşlar gibi gelir. Bir durgunluk, bir sakinlik çöker üzerinize ve içten içe “İşte, bu!” dersiniz. Bu anların kıymetini neden hep gözden kaçırıyoruz?
Koştur koştur geçen bir günün ardından eve dönüp yatağa serildiğinizde, zihninizde bir yavaşlama olur ya… Ya da gözlerinizi kapatıp en sevdiğiniz şarkıyı dinlediğinizde, kalbinizin bir parça hafiflediğini hissedersiniz. Hayatın böyle anlarında nefes almak bambaşkadır. Sanki tüm dünya sizinle beraber susmuş, sadece siz ve iç sesiniz kalmış gibi.
Ama ne yazık ki, böyle anlar kendi kendine gelmez. Günlük telaşın içinde farkına varmadığımız birçok küçük dinginlik var aslında. O anları biz yaratmak zorundayız. Mesela telefonunuzu kapatıp bir fincan çay yapmayı deneyin. Bir pencerenin önünde oturup dışarıyı izleyin ya da sevdiğiniz bir kitabın sayfalarına dalın. Basit şeyler ama ne kadar iyileştirici olduklarına şaşarsınız.
Hayatın sakinleştiği anlar, bize kim olduğumuzu hatırlatır. Gücümüzü, hayallerimizi ve hatta yaralarımızı bile. Çünkü sakinlik içinde iyileşme vardır. Tüm karmaşadan sıyrılıp kendimizi buluruz. Ve belki de en önemlisi, o sakinlikte yeniden umut dolmayı öğreniriz.
Eğer şu an her şey üstünüze üstünüze geliyorsa, durup bir an kendinize kulak verin. Hayatınızı sakinleştirmek sizin elinizde. İncinmiş yanlarınızı toparlamak için, önce kendinize nefes alacak bir alan açın. Çünkü hayat asıl böyle anlarda anlamlı olur.
Bu duyguları tanıyorsanız ve daha fazlasını keşfetmek istiyorsanız, blog sayfamda sizi bekleyen ilham dolu yazılar var. Çünkü hepimizin bazen biraz sakinliğe ve huzura ihtiyacı var. Hayat, o sessiz ama güçlü anlarda gizli. Unutmayın, o anları siz yaratabilirsiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder